Motosiklet kazalarına ait videolar, çoğu zaman “ibret alınacak ders” olarak sunuluyor. Birçok sürücü, bu görüntüleri izleyerek başkalarının hatalarından ders çıkarabileceğini ve kendi sürüşünü daha güvenli hale getirebileceğini düşünüyor. Peki bilimsel veriler bu yaygın inancı destekliyor mu? 2013 yılında yayımlanan kapsamlı bir meta-analiz, 1990–2011 yılları arasında gerçekleştirilen 13 deneysel çalışmanın verilerini bir araya getirerek bu soruya ışık tutuyor. Sonuçlar oldukça çarpıcı: Kaza görüntüleri gibi tehdit (korku) içerikli mesajlar izleyicide korku düzeyini belirgin biçimde yükseltmesine rağmen, sürüş niyetleri veya davranışlarında anlamlı bir iyileşme sağlamıyor. Başka bir deyişle, “korku tek başına davranışı değiştirmiyor”. Aşağıdaki tabloda bu meta-analizin kritik bulguları özetlenmiştir:
Ölçüm | Etki Büyüklüğü (r) | p-değeri | Yorum |
---|---|---|---|
Korku düzeyinde artış | 0.64 | < 0.01 | Anlamlı |
Sürüş davranışında iyileşme | 0.03 | 0.17 | Anlamsız |
Anlamlı : İzleyicide korku duygusu belirgin biçimde arttı.
Anlamsız : Sürüş niyeti/davranışında istatistiksel olarak kayda değer bir değişim yok.
Yukarıdaki veriler, korkutucu kaza videolarının duygusal bir tepki oluşturduğunu (korku ve kaygı hissini artırdığını) ancak istenen davranış değişikliğini doğurmadığını net biçimde ortaya koyuyor. Başka araştırmalarda da benzer şekilde, sadece korkuya dayalı mesajların insanların hatalı alışkanlıklarını bırakmasında tek başına yeterli olmadığı görülmüştür. Örneğin, trafik güvenliği alanında yapılan bazı çalışmalar, dehşet verici görseller izlemenin insanlar üzerinde doğrudan bir “nasihat etkisi” yaratmadığını, bilakis bazen alıştırıcı veya duyarsızlaştırıcı bile olabildiğini belirtmiştir. Kısacası, salt korku hissi uyandırmak, tek başına bireylerin daha dikkatli veya tedbirli sürüş yapmasını garantilemez.
Ters (Bumerang) Etki ve Uzun Vadeli Psikolojik Sonuçlar
Korku temelli mesajların istenmeyen bir yönü de, bazı bireylerde ters tepki (bumerang etkisi) yaratabilmesidir. Literatürde “Extended Parallel Process Model” (Genişletilmiş Paralel Süreç Modeli) gibi kuramlar, tehdit mesajlarına verilen tepkilerin kişiden kişiye farklılık gösterdiğini vurgular. Bazı çalışmalar, korkutucu uyarıların hiçbir etki göstermediğini, bazılarının ise tam tersi etkiyle riskli davranışları artırdığını rapor etmiştir. Özellikle genç ve risk almaya meyilli sürücüler üzerinde bu tür videoların etkisiz kalabildiği, hatta bu kişilerin mesajı görmezden gelerek veya küçümseyerek bildikleri gibi sürmeye devam ettikleri gözlemlenmiştir. Nitekim meta-analiz verilerine göre yalnızca erkek deneklerden oluşan gruplarda korku içerikli mesajların sürüş davranışı üzerindeki etkisi özellikle zayıf kalmıştır. Genç erkek sürücüler trafik kazalarında en yüksek risk grubunu oluştururken, ironik bir şekilde korku mesajlarından en az etkilenen grup da yine onlar olmaktadır. Bu durum, korku içerikli kampanyaların hedef kitlesi olan risk grubundaki bireylere ulaşmakta başarısız olabileceğini gösteriyor. Hatta bazı genç sürücüler, ölümcül kazaları izledikten sonra “bana bir şey olmaz” mantığıyla hareket ederek uyarıları bilinçli olarak reddedebiliyor veya bu videolardan adrenalini yükselten bir eğlence gibi bahsedebiliyor. Bu tür savunmacı tepkiler, verilen mesajın amacına tamamen ters düşmektedir.
Öte yandan, kaza videolarının uzun vadeli psikolojik etkileri konusunda da endişeler mevcut. Sürekli olarak korkutucu ve travmatik içeriklere maruz kalmak, bireylerin zamanla kaygı (anksiyete) düzeyini kronik olarak yükseltebilir. Uzmanlar, insanın kendini sürekli tehdit altında hissetmesinin bir sonucu olarak genelleşmiş bir güvensizlik hissigeliştirebileceğini ve bunun ilerleyen dönemde anksiyete bozukluğu gibi psikolojik sorunlara yol açabileceğinibelirtmektedir. Gerçekten de, günlük hayatında da güvensiz bir ortamda yaşayan bireylerde zamanla anksiyete bozukluklarının ortaya çıkabildiği bilimsel araştırmalarda gösterilmiştir. Benzer şekilde, her gün şiddetli kaza görüntülerini izleyen bir motosiklet sürücüsünün de uzun vadede travma sonrası stres veya sürekli tedirginlik gibi reaksiyonlar geliştirmesi olasıdır. Bu açıdan bakıldığında, eğitim amacıyla izlendiği düşünülen bu videoların aslında izleyicinin ruh sağlığı üzerinde olumsuz etkiler bırakma riski bulunmaktadır.
Hasanco35’in Perspektifi ve Sponsorluk Tartışması
Motosiklet eğitimine dair içerikler üreten Hasanco35 (Hasan Kaya), korku temelli kaza videolarının yukarıda bahsedilen etkilerini kendi platformlarında gündeme getiren kişilerden biri. Kendisinin de bir dönem “kaza videosu müptelası”olduğunu, ancak sonrasında bu durumun iç yüzünü araştırarak farkına vardığını ifade etmiştir. Hasanco35 hazırladığı bir video içeriğinde, bilimsel araştırmalara (özellikle 1990–2011 dönemini kapsayan yukarıdaki meta-analize) atıf yaparak, kazaları izlemenin sanıldığı gibi sürücü eğitimine olumlu katkı sunmadığını açıklamıştır. Kendi deneyiminden yola çıkarak, bu videoların izlenmesiyle elde edildiği varsayılan faydanın aslında bir illüzyon olduğunu; gerçek faydanın ancak doğru eğitim ve pratikle gelebileceğini vurgulamıştır. Bu eleştirel bakış açısı, motosiklet camiasında önemli bir tartışmaya da kapı aralamıştır: Bir musibet bin nasihatten iyidir sözü her durumda geçerli mi, yoksa bilimsel veriler ışığında yeniden mi düşünmeliyiz? Hasanco35, bilime dayalı argümanlarla bu soruyu gündeme taşıyarak, motosiklet sürücülerine ezber bozan bir mesaj vermiştir.
İçerik üreticisi Hasanco35’in dikkat çeken bir diğer yönü ise sponsorluk ve reklama karşı tutumudur. Kanalının ilk zamanlarında sıklıkla herhangi bir sponsor desteği almadığını ve almayacağını dile getirmiş, tarafsızlığı ve samimiyeti korumak adına tüm ekipman ve harcamalarını kendi cebinden karşıladığını özellikle vurgulamıştır (örneğin Temmuz 2024’te bir paylaşımında “Hepsini kendi cebimden aldım. Reklam, sponsorluk, işbirliği değildir.” diyerek kullandığı ürünlerin tanıtım amaçlı olmadığını belirtmiştir). Bu duruş, takipçiler tarafından takdir edilerek ona güven kazandırdı. Ancak zaman içinde Hasanco35 bu kararında değişikliğe gitti. Başlangıçta “sponsorluk almayacağım” diyen içerik üreticisi, son dönemde bazı videolarında ve paylaşımlarında reklam veya işbirliği unsurlarına yer vermeye başladı. Örneğin, finans konulu içeriklerinde kripto para platformlarına ait indirimli kayıt bağlantıları paylaşması ve bazı ekipman tanıtımlarında işbirlikleri görülmesi, sponsorluk konusundaki yaklaşımının güncellendiğini gösteriyor.
Peki, Hasanco35’in önceki söylemleri ile güncel kararları arasında bir çelişki var mı? Bu soruyu cevaplamak için kendi ifadelerine ve eylemlerine yakından bakmak gerekiyor. İlk dönemdeki açıklamalarına bakılırsa tavrı oldukça netti: hiçbir koşulda reklam almamak. Dolayısıyla yüzeysel olarak bakıldığında, sonradan sponsorlu içerikler üretmeye başlaması bu önceki duruşuyla çelişiyor gibi görünebilir. Kimi takipçiler, onun bu değişimini eleştirel bir gözle değerlendirerek “söylediğinin tersini yapmakla” suçlamış olabilir. Öte yandan, konuyu daha tarafsız ve derinlemesine ele almak gerekirse, içerik üretiminin dinamiklerinin zamanla değişebileceğini de hesaba katmak lazım. Hasanco35, ilk çıkış yaptığı dönemde sponsorluğa ihtiyaç duymadan içerik üretse de, büyüyen takipçi kitlesi ve artan içerik üretim maliyetleri gibi etkenler onu destek arayışına itmiş olabilir. Eğer sponsorluklar, paylaştığı mesajın özüne zarar vermeyecek şekilde ve şeffaflıkla yönetiliyorsa, bu durumda pragmatik bir yaklaşım değişikliği olarak da yorumlanabilir. Şu an için Hasanco35, sponsorluk konusundaki dönüşümü hakkında kapsamlı bir kişisel açıklama yapmamış olsa da (en azından kamuya açık biçimde), kendi koyduğu prensipten sapmış görünmesi nedeniyle bu durum dikkat çekmektedir. Eleştirel bir bakışla, tutarlılık açısından soru işaretleri doğsa da, nihayetinde önemli olanın verilen mesajın doğruluğu ve içeriğin niteliği olduğunu unutmamak gerekir.
Toparlamak gerekirse, motosiklet kaza videolarının eğitici değeri konusunda bilimsel bulgular oldukça şüphecidir. Evet, bu tür videolar izleyenlerde güçlü bir korku ve farkındalık hissi uyandırıyor; anlık olarak “bir daha böyle yapmayayım” dedirtiyor olabilir. Ancak araştırmalar, bu hissiyatın kalıcı ve somut davranış değişimine dönüşmediğinigöstermektedir. Dahası, yanlış kişiye yanlış mesaj verildiğinde (örneğin zaten risk almayı seven bir gence sürekli ölüm tehlikesi gösterildiğinde) istenenin tam tersi yönde etki görme olasılığımız var. Bu bilgiler ışığında, motosiklet eğitimlerinde ve toplum genelindeki trafik güvenliği kampanyalarında sadece korku üzerine kurulu içeriklerin bir panzehir olmadığı anlaşılmalıdır. Elbette ki kaza analizleri yapılıp dersler çıkarılabilir, fakat bunun yolu insanların gözüne korkunç görüntüler sokmak olmamalıdır. Bunun yerine, çözüm odaklı ve yapıcı eğitim yöntemleri tercih edilmelidir: Örneğin güvenli sürüş tekniklerinin uygulamalı öğretilmesi, riskli durumların nasıl önlenebileceğinin anlatılması ve pozitif rol modellerin öne çıkarılması gibi. Korku unsuru kullanılacaksa bile, yanında etkin bir çıkış yolu ve kişinin o yolu uygulayabileceğine dair inanç (öz-yeterlik duygusu) verilmelidir ki mesaj amacına ulaşsın.
Hasanco35 örneğinde gördüğümüz gibi, bilimsel veriye dayalı eleştirel içerikler motosiklet camiasında geniş yankı uyandırabiliyor. Bu tür içerikler, sürücülerin sadece kulaktan dolma bilgilere değil, kanıta dayalı doğru bilgilere erişmesini sağlıyor. Ancak içerik üreticilerinin de kendi tutarlılıklarını koruması, verdikleri mesaj kadar önemli. Bir yandan “korku ile eğitim olmaz” derken öte yandan kendi güvenilirliklerini zedeleyebilecek adımlar atmaktan kaçınmaları gerekiyor. Son tahlilde, tüm motosiklet kullanıcıları, eğitmenler ve genel kamuoyu için çıkarılacak ders şudur: Trafik güvenliği eğitiminde amaç, kalıcı davranış değişikliği yaratmaktır. Bunu sağlamak için bilim ne diyorsa onu dikkate almak, ezbere yöntemleri sorgulamak ve gerektiğinde eleştirel bakışla değişime gitmek şarttır. Kaza videolarını izleyip dehşete kapılmak belki insana o anlık bir uyanış yaşatır, fakat asıl farkı yaratacak olan, o korkunun ötesine geçip doğru alışkanlıkları kazandıracak sistematik eğitimlerdir. Bu gerçek apaçık ortadayken, ne içerik üreticilerinin ne de eğitimcilerin kolay ama etkisiz yollara sapmaması; bunun yerine etkili ama emek isteyen yöntemleri benimsemesi toplumun yararına olacaktır. Her bireyin yol güvenliği için üzerine düşeni yaptığı, bilinçli ve tutarlı bir trafik kültürü dileğiyle…
Hasanco35 : İnstagram Hesabı için Tıkla.